Geçen haftalarda 3 günlüğüne istanbula gittim. istanbula gitme gerekçem uzuun zamandır görmediğim bir arkadaşımla buluşup hasret gidermekti fakat gidiş saatim yaklaştıkça kendi içimde bir gerekçem olduğunu daha fark ettim. Bilinçaltı gerekçem ise ara sıra uzaklaşmak gerektiğiydi.
Her gün aynı insanlar (ayşe, fatma, ali, veli) aynı mekanlar (iş yerim, ev, evimin alt katındaki güzel kafe ), aynı eşyalar (akşam yemeğinden sonra en rahat yerine kurulduğum koltuk, iş yerimdeki kupa, sürekli kullandığım çantam), aynı bitkiler (camın önündeki kaktüsüm, kapının önündeki şaşkın ağaç) falan filan hepsi birlikte beni mala çevirdiler. Aylardır bir insan görmedim ki beni gördüğüne şaşırsın. Karşısında beni gördüğüne şaşıracak, sevinecek insanlar istiyorum bunu onlar için değil en çok kendim için istiyorum. Bir de tabi yolculuk yapıyor olmak, yolcu olmak mutluluğunu yaşamak için bu kısa seyahat çok iyi geldi bana.
Fiyatları çok uygun, çalışanları çok yardımcı ve nazik, oldukça konforlu ve temiz. Tabiki en önemlisi de İstanbul'daki güzel mekanlara hep yürüme mesafesinde.
Söz konusu seyahatim bir kültür turu niteliğinde olmayıp yeme, içme, gezme ve yine içme konuluydu. Tabi Ankarada yaşayınca, istanbulun kendisi bir müze gibi geliyor insana; güzel binalar, sokaklar, mimari herşey mutlu edebiliyor ve "iyi ki geldim" dedirtiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder