3 Ağustos 2014 Pazar

Doğu'dan Uzakta




Amin Maalouf''un son kitabı;  Doğu'dan Uzakta'da  İsrail topraklarını ailesini de alarak terketmiş olan bir yahudi şöyle söylüyor;

"Filistin‘e “eretz yisrael” (İsrail Toprağı) deme ve en az başkaları kadar, hatta belki biraz daha fazla orada yaşama hakkımız var. Ama hiçbir şey, Arapları haydi yallah, defolun buradan, bu toprak ezelden beri bizim, sizin burada işiniz yok, deme hakkını bize vermez. Metinleri nasıl yorumlarsak yorumlayalım ve ne kadar çok ıstırap çekmiş olursak olalım, benim için bu kabul edilemez.
Sustu , kahvesinden bir yudum aldı, sonra düz bir tonla ekledi:  ‘ Ama utangaç bir şekilde gelip, davetsiz misafirliğimiz için özür dileyerek Araplara bize de biraz yer açma nezaketini  gösterip gösteremeyeceklerini sorsaydık, hiçbir şey elde edemez ve oradan kovulurduk, bu da doğru.
Bu tarz soruların tatminkar cevapları yoktur. Kurt olmadan kuzuluktan vazgeçilebilir mi? İsraillilerin izledikleri yol beni ikna etmiyor, ama onlara önerecek bir seçeneğim de yok.  O zaman uzaklaşıyorum, susuyorum ve dua ediyorum."

"Geçenlerde , bir İsrail büyükelçisinin ellili ve altmışlı yıllardaki kariyeriyle ilgili şu tanıklığı okudum: ‘Görevimiz hassastı, çünkü hem Arapları İsrail’in yenilmezliğine hem de Batı’yı İsrail’in ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna ikna etmemiz gerekiyordu."

"Batı, Yahudi kamplarının dehşetini, anti-semitizmin dehşetini İkinci Dünya Savaşı’ından sonra keşfetti; halbuki o sırada Arapların gözünde İsrailliler katiyen silahsız, aşağılanmış, bir deri bir kemik bırakılmış siviller değil, gayet  iyi teçhizatlı, iyi örgütlenmiş ürkütücü derecede etkili bir istila ordusuydular.
Ve sonraki onlarca yıl boyunca bu algı farklılığı durmadan arttı. Batı’da Nazizmin yaptığı katliamın canavarca niteliğini kabul etmek çağdaş ahlaki bilincin belirleyici bir unsuru haline geldi ve ifadesini, hırpalanmış Yahudi cemaatlerinin sığındıkları devlete verilen maddi ve manevi  destekte buldu. İsrail’in Mısırlılara, Suriyelilere, Ürdünlülere, Lübnanlılara, Filistinlilere, Iraklılara hatta bileşen tüm araplara karşı peş peşe zaferler kazandığı Arap dünyasında ise, olayların aynı şekilde görülmesi haliyle imkansızdı."