19 Ocak 2014 Pazar

Bizim evde deli var, omuzunda gülü var


Annemin ısrarları üzerine çok da sevmeyerek aldığım kahverengi simli ip ile bir kazak ördüm ve giydim sonuç tahmin ettiğimden daha güzel oldu.

Kazağı güzel yapan şey ise omuzundaki gülü bence.

Siz de "bizim evde deli var omuzunda gülü var" kazağı isterseniz bana mail atabilirsiniz. Değişik renklerini yapmayı da düşünüyorum. yeşil kazak, kırmızı gül mesela.

♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥

My DIY project

Handmade warm sweater is so chic and soft.

What do you need?

1.3 skeins for sweater
2. 1 skeins for flower
3. 4mm knitting needle







15 Ocak 2014 Çarşamba

Yatakta 5 gün


Geçen hafta hayatımın en uzun haftasını yaşadım nedeni ise son 5 gündür hasta olmam. Tüm gripten sakınma çabalarıma, günde bilmem kaç kere ellerimi yıkamama, gripli insanlardan tavşan kaç tazı tut misali kaçmama rağmen beklenen son oldu ve hasta oldum. Akıl verildiğinde alıp uygulayabilen bir insan olmadığım için ilk 2 gün evdekilerin "doktora git"  uyarılarını hep duymazdan geldim.

2 gün sonra karşı çıkacak halim kalmayınca doktora gittim ve annemin yanına kendimi attım. Kalorifere yakın, cam kenarında, sıcak su torbam, yorganım ile bir tarafımda ilaçlarım benim için bir yaşam alanı kurulmuştu. Annemin talimatı gereği İnternet de yasaktı.






Yukarıdakiler ananemin bahçesinin fotoğrafları neden görmenizi istediğimi şimdi anlatıyorum.
Vücudumdaki sağlıklı hücreler, bakterileri öldürmeye çalışırken ben ateşler içinde
yanıyordum.(abart abart janan 45 derece oldu ateşin sanki ama "ateşler içinde yanıyordum" bir deyim gibi "çok ateşlendim" demek ne kadar etkili olur ki? sonuçta hastayım abartma ve mızmızlanma hakkım saklı.)  Geceler günler geçmek bilmedi ve birbirine karıştı. Ateşlenmelerim sırasında rüyalar ve halisünasyonlar birbirine karıştı. Her şey oldukça karışıktı yani. 

Annanemin bahçesinde dedemin kendi el yordamı ile düzelttiği, taşlar döşediği bir yokuş var. Çocukluğumda bizim evden ananeme ulaşmak için bu yokuşu tırmanmam gerekiyordu ve kardeşim ile ben bu yoldan günde kaç kere geçiyorsak artık her taşını ezbere biliyorduk. Ananemden bize giderken ise bu yokuş aşağı yönde oluyordu (nasıl bir zeka bu bendeki) kardeşimle bu yokuştan gözlerimizi kapatıp koşmaca oynardık. İnsan aklına birçok soru gelebilir; 

En başta;

neden? 
başka oyun mu yok? 
bu bir oyun mu?
gözümü biraz aralasam nesrin nasıl görecek ki? 

Ama yok deli gibi kapatırdım gözlerimi.Düşsem ağzım burnum kırılsa, aklım başıma gelirdi belki. Neyse neden bunları anlattığımı konumuzla ne alakası olduğunu söylüyorum. (buraya kadar okuduysanız sabrınıza hayranım). O günlerde hiç aklıma gelmemiş düşmek, düşebilmek fikri. Şimdi rüyamda aynı yokuşu aşağı doğru koşuyorum ve düşeceğim diye çok korkuyorum üstelik gözlerimi de açamıyorum. Rüya ve halüsinasyonlarım  arasında uyandığım zaman diyorum ki "bu kadar korkma rüya o gerçek değil, gerçek değil" derken tekrar gidiyor kafa. Hain rüya! kaldığım yerden değil de tekrar başlangıç noktasına çıkmışım yine koşuyorum aşağı. Tam aşağı indiğim zaman ise teyzemlerin horozu beni kovalıyordu. Çocukluğumun güzel geçmesini sağlayan detaylar bana kabus olarak geri dönüyordu. Acaba  geçmişin ve horoz benden öç mü alıyordu? Böyle ateşler falan olunca tabi geçmek bilmedi günler.

Rüyam  Michael Ende nin birkaç yıl önce okuduğum Bitmeyecek Öykü sü gibiydi. Kendime gelmeye başlayınca altını çizdiğim bölümleri tekrar gözden geçirdim. Hastalığımın iyileşmeye başlaması mı? yoksa bu kitap mı ?nedenini bilemedim ama bugün bir rahat bir huzurluyum ki ne mutlu bana.

Hastalığım sırasında bir an olsun yanımdan ayrılmayan ve çeşitli karışımları ile bana destek olan, huysuzluklarıma katlanan anneme, sürekli meyve takviyesi yapan babama ve kardeşime de teşekkür ediyorum. İyiyim hayata döndüm.




3 Ocak 2014 Cuma

İstanbul'da üç gün


Geçen haftalarda 3 günlüğüne istanbula gittim. istanbula gitme gerekçem uzuun zamandır görmediğim bir arkadaşımla buluşup hasret gidermekti fakat gidiş saatim yaklaştıkça kendi içimde bir gerekçem olduğunu daha fark ettim. Bilinçaltı gerekçem ise ara sıra uzaklaşmak gerektiğiydi.







Her gün aynı insanlar (ayşe, fatma, ali, veli) aynı mekanlar (iş yerim, ev, evimin alt katındaki güzel kafe ), aynı eşyalar (akşam yemeğinden sonra en rahat yerine kurulduğum koltuk, iş yerimdeki kupa, sürekli kullandığım çantam), aynı bitkiler (camın önündeki kaktüsüm, kapının önündeki şaşkın ağaç) falan filan hepsi birlikte beni mala çevirdiler. Aylardır bir insan görmedim ki beni gördüğüne şaşırsın. Karşısında beni gördüğüne şaşıracak, sevinecek insanlar istiyorum bunu onlar için değil en çok kendim için istiyorum. Bir de tabi yolculuk yapıyor olmak, yolcu olmak mutluluğunu yaşamak için bu kısa seyahat çok iyi geldi bana.




İstanbul'daki kısa konaklamam sırasında bol bol gezdim.  bada bing isimli çok şirin bir hostelde kaldık.

Fiyatları çok uygun, çalışanları çok yardımcı ve nazik, oldukça konforlu ve temiz. Tabiki en önemlisi de İstanbul'daki güzel mekanlara hep yürüme mesafesinde.

Söz konusu seyahatim bir kültür turu niteliğinde olmayıp yeme, içme, gezme ve yine içme konuluydu. Tabi Ankarada yaşayınca, istanbulun kendisi bir müze gibi geliyor insana; güzel binalar, sokaklar, mimari herşey mutlu edebiliyor ve "iyi ki geldim" dedirtiyor.

Galata civarındaki tüm 2. el eşya satan dükkanları gezdim.













Neyse asıl geliş amacımı atlamayalım lütfen. Arkadaşım beni gördüğüne çok sevindi ben de onu gördüğüme. Gerekli tüm prosedürler uygulandı; geçmiş günler ve geçmişteki kişilerden bahsedildi, bazıları hatırlanıp özlemler dile getirildi, bazı anılara hala gülünüp gülünmediği kontrol edildi. Keşke burada yanımızda olsaydı dediklerimiz oldu ve güzel anılara yenileri eklendi.

1 Ocak 2014 Çarşamba

Mutlu Yıllar


Sevdiklerinizle birlikte mutlu ve sağlıklı bir yıl geçirmeniz dileğiyle. 

Siparişlerimin ulaştığı herkes güzel günlerde kullansın hediyelerini mis gibi kokular içinde. 

Yeni yıl hediyesi olarak sipariş aldığım sabunlarımı tamamlayıp ulaştırdım geçen hafta. Bu sırada bir de kutular çantaya girdiklerinde bozulacakları için kese kağıdından torba yaptım. Yok efendim torba çok sade oldu üstüne bir de süslü yazı ekledim. Böylece ihtiyaçlar marka logomu doğurmuş oldu :)  çok da içime sindi, pek de güzel oldu.